Hiçlik Kavramı Üzerine
HİÇLİK, sonsuzluğa açılan kapıdır. Bu kavram genellikle “her şeyden vazgeçmem gerekiyor” şeklinde yanlış anlaşılmıştır.
ÇOCUKKEN COŞKULUYDUK, çünkü henüz birisi değildik. BEN kavramı oluşmaya başladıkça, coşkuyu engelleyen 3 temel durum ortaya çıktı. Beden, duygu ve düşüncelerle özdeşleşme. Ardından da içsel derinliğin kaybolması.
BEDEN, bizim için çok değerlidir ama bedensel zevkler ve haz bizi yönetmemelidir. Biz onları yönetmeliyiz, yoksa bizi içine çeker ve daha çok maddesel bağımlı olup özümüzden uzaklaşırız.
DUYGULAR, deneyim kazanmak ve ilerlemek için insan olmanın bir güzelliğidir. Bununla birlikte mantıklı düşünmemizi ve doğru kararlar vermemizi engelleyebilir. Düşük frekans yayan mağduriyet, yoksunluk gibi duygular, yüksek frekanslı mutluluk ve coşkuyu gölgeler, döngülerin içinde kaybolur berrak düşünemeyiz.
DÜŞÜNCELER, bizi insan yapan en güçlü yanımızdır. Bununla birlikte çok düşünmek bizi dış odaklı yapar, iç odağımız ve derinliğimiz kaybolunca endişe kaygı artar. Özgüvenin içi boşalır, krizleri ve zorlukları yönetemez, suçlayıcı oluruz.
MEDİTASYONDA, düzenli pratiklerle bedenini ve duygularını gözlemlersen zamanla onları bütünüyle hissedebilir ve fark edebilirsin. Bu, düşüncelerini de berraklaştırır. Giderek görünenin ötesindeki gerçeği yani ruhsal yanını büyütürsün.
Küçükken özünü hissedersin ama BEN diyemezsin. Büyüdükçe BEN demeye başlarsın ama henüz kendini bulamamışsındır. Bilgeleşmek ise BEN diye tanımladığın beden, duygu ve düşüncelere tutunmamaktır. Kendini hiçbir şeyle tanımlamadığında egon ölür. İşte burada hissettiğin HİÇLİKTİR.
Ve bu noktada meditasyona devam etmek; yani beden, duygu ve düşünceni gözlemleyip onlar olmadığının idrakindeyken, o andan keyif alıp, coşkuyu hissedip, yaratıcının seni sarmasına izin verirsen yok olmazsın. Aksine HER ŞEYLE bir olursun. Dene!